
Çekilmez
15 Eylül 2012 Cumartesi
Aşkın gücüne gitmesin...

12 Eylül 2012 Çarşamba
Islanmak
Eğer Marmaris İçmeler 'e yolunuz düşerse.. kalkıp bide safari turuna katılırsanız.. yanınıza cephanelik alın:)) yani su! çünkü 3 saat süren su savaşı var... suyunuz bitince beyaz t-shirt falan sallamanız hikaye.. yabancılar gözünüzün yaşına bakmıyor:)) havlu, gözlük, yedek havlu, kuru elbiseler ise hasretini çektiğiniz şeyler:))) sırılsıklam olmak ne demek orada anlıyorsunuz...ha birde mavi balık hikayesi var.. sizi dereye götürüp mavi balık gösterceeğiz derseler. bizim gibi sazan olmayın.. mavi balık yerine gördüğünüz tek şey başınızdan aşağı dökülen bir kova SU:)))
24 Mayıs 2012 Perşembe
Attığın twitler sana baston gibi girsin...
Aşkın ilk hali gibisi yoktur; bakışmalar, heyecanlanmalar, özlemler... sonra her dakika onunla olmak istemeler, mesajlaşmalar... sanki bir saat mesaj atmasan uçup gidecegini ya da yok olacağını sanmalar, ne onun geçmişi ne senin ki sadece o anı yaşama isteği... ama uzun sürmez bunlar , zamana yenik düşer aşkın ilk halleri...
işte korkutur beni zamana yenik düşmek o yüzden özen gösteririm, ona değil aşkıma; iyi geceler yerine "rüyamda seninle olmak üzere.."diye mesaj atarım.. uyanınca günaydın değil "bugün yanımda olmasan da seninleyim" derim. Gözlerinin içine bakar, yanına giderken özenir.. aşkı yaşar, yaşatırım. Gel gelelim öküzle yaşıyorsun aşkı adamla değil ki! filozoflar "ne yaparsan sana geri döner" diyorlar. Ben ne yapsam adamda hapsoluyor yaptıklarım, geri dönense saatler sonra atılan özensiz mesajlar. İlk günlere dönmek için çabaladıkça daha da uzaklaşır dingil. Yine usanmış, bezgin halde başlarsın oyun oynamaya. Hani ilişki uzmanlarını dinlersin. Amaç aynı aslında ilk günlere dönmek. Seninle ilgilensin isteği. AŞKA devam etmek, hız kaybetmeden. Ve başlarsın en eski aşkı yenileme taktiğine; KAÇ KOVALAN! ilk bir iki işe yarar.Ama zamanla oda etkisi kaybeder. Siz kaçmaktan bıkarsınız,o kovalamaktan. Ne yaparsan yap, adamı heyecanlandıran tek şey göğüs çatalınızdır artık. En çokta aşkı tüketen özenip yazdığınız mesajlara gelen "olur, yaparız,ok... gibi özenmeden gönderilen cevaplardır.. o an bitirmek istersiniz her şeyi.. YETER diye bağırmak istersiniz giderken de. Ama kolayda bitiremezsiniz. Devam etmek için mazeretler bulursunuz. Erkekler böyle işte gibi... cevapları aklınıza gelir "mesaj atmayı sevmiyorum", "işim var", "arkadaşların yanında olmuyor" gibi.. bu yüzden ilgilenmiyor eskisi gibi yoksa seviyor beni dersiniz! işte bu genel duyguları yaşıyordum bende ta ki benim öküz twitter hesabı açana kadar.. bana iki kelimeyi çok gören hayvanoğlu hayvan zaman buluyor, parmakları yorulmuyor, sıkılmıyor... her saat başı twit atıyor.. atmakla kalmııyor ona buna cevap yetiştiriyor... .. ulan eşoğlu eşşek ... attığın twitler sana baston gibi girsin.. bileniyorum bu günlerde büyük kavga çıkacak.. bilmiyorum sonu ne olacak.. şu an trip devresindeyim.. yakında yazarım buradan:(
işte korkutur beni zamana yenik düşmek o yüzden özen gösteririm, ona değil aşkıma; iyi geceler yerine "rüyamda seninle olmak üzere.."diye mesaj atarım.. uyanınca günaydın değil "bugün yanımda olmasan da seninleyim" derim. Gözlerinin içine bakar, yanına giderken özenir.. aşkı yaşar, yaşatırım. Gel gelelim öküzle yaşıyorsun aşkı adamla değil ki! filozoflar "ne yaparsan sana geri döner" diyorlar. Ben ne yapsam adamda hapsoluyor yaptıklarım, geri dönense saatler sonra atılan özensiz mesajlar. İlk günlere dönmek için çabaladıkça daha da uzaklaşır dingil. Yine usanmış, bezgin halde başlarsın oyun oynamaya. Hani ilişki uzmanlarını dinlersin. Amaç aynı aslında ilk günlere dönmek. Seninle ilgilensin isteği. AŞKA devam etmek, hız kaybetmeden. Ve başlarsın en eski aşkı yenileme taktiğine; KAÇ KOVALAN! ilk bir iki işe yarar.Ama zamanla oda etkisi kaybeder. Siz kaçmaktan bıkarsınız,o kovalamaktan. Ne yaparsan yap, adamı heyecanlandıran tek şey göğüs çatalınızdır artık. En çokta aşkı tüketen özenip yazdığınız mesajlara gelen "olur, yaparız,ok... gibi özenmeden gönderilen cevaplardır.. o an bitirmek istersiniz her şeyi.. YETER diye bağırmak istersiniz giderken de. Ama kolayda bitiremezsiniz. Devam etmek için mazeretler bulursunuz. Erkekler böyle işte gibi... cevapları aklınıza gelir "mesaj atmayı sevmiyorum", "işim var", "arkadaşların yanında olmuyor" gibi.. bu yüzden ilgilenmiyor eskisi gibi yoksa seviyor beni dersiniz! işte bu genel duyguları yaşıyordum bende ta ki benim öküz twitter hesabı açana kadar.. bana iki kelimeyi çok gören hayvanoğlu hayvan zaman buluyor, parmakları yorulmuyor, sıkılmıyor... her saat başı twit atıyor.. atmakla kalmııyor ona buna cevap yetiştiriyor... .. ulan eşoğlu eşşek ... attığın twitler sana baston gibi girsin.. bileniyorum bu günlerde büyük kavga çıkacak.. bilmiyorum sonu ne olacak.. şu an trip devresindeyim.. yakında yazarım buradan:(
27 Mart 2012 Salı
Bir Aldatılma(ma)nın Öyküsü

21 Şubat 2012 Salı
zengin mikenler kulübü son..
Cebimde üç beş kuruşum, önümde yerine getirilip geri gönderilemeyen boş meyve tabağı eğlenmeye gelinen gece kulübünde kafamı kaldırmadan mosmor şekilde , limonlu cinimi içmeye çalışıyordum. Masada ki kızlar eğlencenin tadına varmış gibi müzik eşliğinde sallanmaya başlamışlardı.. Keşke cini bol bir limonsuyu getirselerdi de kafam iyi olup bende eğlencenin içine etmek yerine içine girebilseydim. Oysa ben müzikle de sarhoş olan bir kadın olduğumu unutmuştum.. zaman ilerledikçe müziğin silici etkisiyle kafamı kaldırıp çevremde olup bitenleri izlemeye devam ettim. Yanında iki fıstıkla oturan pezevenge bakmamaya gayret ederek. Böyle yerlere ne zaman gelsem aşka inancımı kaybediyorum. Sanki aşkın güzelliğini siliyor böyle yerler. Eğlenmek yerine başka umutlarla gelmiş insanlar dolduruyordu bu mekanları. Sallanan avcı görünümünde clark bakışlı erkekler, av olmayı bekleyen seksi görünmeye çalışan kızlar. Birilerini bulup hızlı, imitasyon aşk yaşama çabaları. Aşk kelimelerinden uzak "anı yaşa" sözleri içeren fast food şarkılar. Ben bu düşünceler içinde gezinirken ortaya büyükçe cips tabağı geldi. Garsonun kolundan sıkıca tutmamla, "Bu ne?!" diye bağırmam bir oldu. Garson yine açıklamaya çalışıyordu ama ben var gücümle cips tabağını garsona doğru uzatıp; "Bu tabağı al ve gönderen kişinin kıçına sok, siz ne sandınız bizi ya!" diye söylenmelerime devam ediyordum. Kızlardan birinin "ya biz söyledik o cipsi" demesiyle kendime geldim! yani tabağı kendi kıçımıza sokturacaktım neredeyse. Garsondan kısık sesle özür diledim...kendimi fazla büyütmüştüm anlaşılan, kulüpteki bütün erkekler bana bir şeyler gönderecek değildi ya! Anlaşılan bu gece ben burada olmamalıydım. Kızlara "ben kalkıyorum" deyince hadi bizde kalkalım oldular, "yok ben giderim siz kalın" falan derken hep birlikte parasızdık ama kalkışımız zengin olsun dedik ve kalktık. İçtiğimiz limonlu su ve bir tabak cipse yirmi günlük öğle yemeği parasını vererek bizde bir nevi s*k*lerek montlarımızı alıp gitmek için aşağıya indik.Dar merdivenlerden tek sıra inmeye çabalarken ben en arkada kalmıştım. İlk sırada olan kızların yükselen sesleri şaşırttı beni. "Ne oldu" derken montları vestiyerde tutma parası, otuz lira istiyorlardı! Dudağımız uçuklamıştı. Zorla üzerimizden aldıkları ve iki saat dolapta tuttukları montlarımız için kişi başına otuz lira. Allahım kulak deliğimi sen koru diyerek öne geçmeye çalıştım. Vestiyerde bizi olmayan 32 dişi ile karşılayan kibar kız gitmiş, yerine aslan parçası bir hatun gelmişti. Bize gürleyerek "siz hiç gece kulübüne gitmediz mi?" diyordu. Ben de lafa karıştım "gittik gitmez olur muyuz eğlendiren ama bizi sikmeyen gece kulubüydü" dememle kapıdaki omzuna topukluyla anca ulaşabildiğimiz insan azmanı bodygardla göze göze gelmem bir oldu. Herkes çantasında bozuklukları toparlamaya çalışıyordu ama o kadar para yine de çıkmıyordu. En sonunda yol parasını ayırıp kalan parayı kıza getirip önüne koydum. Kız itiraz etmeye başlaycaktı ki.. "bak gidip müdüre işsizim ve vestiyer bölümünüzde tok karına 6 ay çalışıp kendimi ispatlamak istiyorum demeli miyim!" dememle kızın "tamam bu para da yeter" demesi bir oldu! Bu yaptıklarıma inanamıyordum ancak hayat gözüktüğü kadar masum değildi ve bazen ibne hayat ille de bana geçir diyordu! Bende o an onu yapıyordum. Bir daha böyle sosyetik mekanlara gelmeden bir aylık geliri cebe koymalı , gözlem yapmamalı ve yanında bir öküz bulundurmalı derslerini çıkararak oradan hızla uzaklaştım. Aslında eğlenmekten çok aşkın suyunu çıkarıp posasını meze yapan bu yerler belki de bana göre değildi. O yüzden gitmesem de olurdu... şu kahrolasıca merakımı yenebirsem:)
31 Ocak 2012 Salı
Zengin mikenler kulübü II
24 Ocak 2012 Salı
Zengin mikenler kulübü!

Kaydol:
Kayıtlar (Atom)